/SUSMAK GÜZELDİR/

Usulca sokulur derviş, gülün dibine… Susmak güzeldir.

Uzanır yalnız elleri pınara… Susmak güzeldir.

Dokunur bakışları sıdk ile -ezelî- bakışlarına… Susmak güzeldir.
Kirpiklerinde süzülür gün ışığı rengârenk… Susmak güzeldir.
Gözyaşı yükselir, pırıl pırıl aydınlanır gözleri acının… Susmak güzeldir.
Öfkeyle kıvrılan dudaklarına bir bûse kondurur rüzgâr…

Susmak güzeldir.
Kervânlar, arabalar, trenler, uçaklar, bir şeyler alır götürür sevgiliyi; elleri asil, başı dimdik, ama yürek alev alev, bir kibrit çöpü gibi kıvrılır… Susmak güzeldir.

Nurlar iner her bereketli toprağa… Vahiy nasıl sularsa gönlü, ilhamlar öylece yeşertir insanın bilge yanını. Artık az önceki, bir önceki insan değildir, ama idrak edemez bunu… “Mal bulmuş mağribi…” Anlaşılmamak bir şeydir yine de;

yanlış anlaşılmak ise iyi bir cezâdır emâneti heder edene…

Susmak güzeldir.

Gayb bahçelerinden kokular getirir bazen nesîm-i seher, bâd-ı sabâ… Rüyalara girer altın taçlı sultanlar. Bazen kapı açılır, Hızır girer içeri… Her aşk paylaşılmak için sabırsızlanır. Paylaşılınca tükenir bereketi… Ucub ve kibir, riyâ ve varlık hissi sızar pencerelerden…

Susmak güzeldir.

Yahya Kemal bir prototip çizer. “Şarkın velî çehresi” diye anlatıp durduğu zâtı, câmi kürsüsünde görür bir gün… Hevesle kulak kabartır. Bozulur büyü… Susmak güzeldir.
Nice câzip duruşların, konuşma başlayınca dökülüverir yaldızları… İmaj ve asıl arasındaki dev aynasıdır mükâleme… Susmak güzeldir.
Öfkeyle üzerimize salınan kelimelere karşılık, hangi kelimeyi cepheye sürersen sür yenilecektir iz’an, kabaracaktır öfke… Susmak güzeldir.

Tesellî, birinin acısına söz ile ortak olmakmış Arapça’da; bir anlamı yokmuş acıyla kavrulan bir yürek için… Müvâsât imiş, o anda acısını dindirecek olan her neyse onu sunabilmek, onunla çare olabilmek, devâ bulmak… Bunun için, “Yâ Vâsî”, “Yâ Müvâsî” kıymetli yakarışlardır mavinin koyuya çaldığı anlarda… İnsanlar çok ilginç; acı çektiğinizi görürlerse anlamlı-anlamsız pek çok sözle teselliye kalkışırlar, acınızı içine gömüp ALLAH için susarsanız, canınızı acıtmak, illâ ki bir feryat duymak için kanırtırlar bağrınızdaki hançeri… Susmak güzeldir.

Susmak güzel. Susmak hayırlı. Susmak dostluk alâmeti, yakınlık ve tanıdıklık işâreti… Yabancıya hâl anlatma sıkleti yok dostların yanında, dost hâlden anlar, dostların yanında rahatça susulur. Sâmi Efendi Hazretleri benim dünyama “susmak sohbetleri” ile girmiştir.

Hani o, hâl lisânıyla bazı dostlarına:

“-Haydi bir saat susmak sohbeti yapalım.” dermiş de başlarını kalplerine eğip bir saat sükût ederlermiş. Susmak güzeldir.
Yanında susabildiğim dostlara şükür!
Yanımda susan dostlara şükür!..
Rahmân’ın sözü sözüne değmiş, Kelîmullah olmuş, Mûsâ -Aleyhisselâm-… Deniz ikiye ayrılmış işaret edince… O müthiş mûcizenin vecdi içinde konuşunca karşı yakada, biri:
“-Ne güzel konuştun!..” deyivermiş. Susmak güzeldir.
Sözden açılmış ilm-i ledün yolculuğunun kapısı:
“-Güzel konuştun ya, güzel susmayı da öğren Kelîm’im!”
Gemiye binerler, gemi delinir. Çocuk öldürülür. Duvar tamir edilir.

Üç tuhaf hadise üç hırçın soru…

“-Sen benimle olmaya sabredemezsin mîrim!” Susmak güzeldir…
Derler ki, Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî Hazretleri, Hızır makamında, sormamayı başardığı için hâlâ sürmekteymiş yolculukları… Zaman ve mekânın ötesinde, Allâh’ın ilminde… Susmak güzeldir…

Zekeriyyâ peygambere -aleyhisselâm-, bir evlâdın anne-baba için en makbul iki sıfatı ile, “cebbâr ve anîd olmamakla muttasıf” Yahya -aleyhisselâm-’ın müjdesi verildiğinde, üç gün “susmak orucu” emredilmişti. Cebr ve inada karşı susmak… Susmak güzeldir.

Îsâ -aleyhisselâm- Allâh’ın “kelimesi” idi. Doğduğunda Meryem vâlidemize de üç gün “susmak orucu” emredilmişti. Ağır ithamlara karşı kundaktaki bebeği işaret ediyordu. Anne susuyordu, İsâ’sı konuşuyordu. Susmak güzeldir…

Peygamber Efendimiz -Sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile Hazret-i Ebûbekir -Radıyallâhu anh- birlikte iken bir adamın hakâretlerine mâruz kalırlar. Peygamber Efendimiz susar. Hazret-i Ebûbekir -radıyallâhu anh- bir susar, iki susar, üçüncüde dayanamaz cevap verir adama!.. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- yüzü değişmiş bir hâlde oradan uzaklaşır. Sıddîk-ı Ekber koşar peşinden, bin telaş!
“-Biz susarken bir melek o adama aynen cevap veriyordu.

Ama sen konuşunca melek sustu.” Susmak güzeldir…

“Kur’ân okunurken susun ki merhamet olunasınız!..” buyuruyor Cenâb-ı Hak. Kelime “ensitû”; susmanın en uysal, en kaliteli hâli… Susmakla merhamet arasındaki en güzel köprü Kur’ân sesi. Susmak güzeldir.
Su gibi dingin ve usulca… Su gibi lâtif ve azîz… Susmak güzeldir.
Sessizce gelip oturur derviş, eşiğe. Yüzü tâzîmle yönelir göğe… Sükût kıvrım kıvrım yükselir dergâh-ı hâcâta…
Sevda söze dökülünce perişan…
Muhabbet arz olununca yalın…
Aşk ilan edilince arsız…
Susmak güzel…

Yunus Emre başı eşikte… Üveys, Karen’de bir vahada… Hz. Ebûbekir bi’sette, Miraç dönüşünde… Hz. Îsâ, son akşam yemeğinde… Hz. Zekeriyyâ, ağacın içinde… Hz. Ömer b. Hattab diriliş seferinde… Leyla çadırda… Hz. Âişe bekleyişte…
Ve bütün “susmak güzellikleri”, şükür size!..

Uysal bir denize dönük yüzümüz, kapattığımız gözlerimizle… Fonda Itrî’nin segâh yürük semâisi…

Susmak güzeldir.

5 Yanıt to “/SUSMAK GÜZELDİR/”

  1. RıZa BeRKaN Says:

    Sevgili Semra Kardeşim,Rahman razı olsun. Güzel bir çalışma olmuş. Elinize sağlık, Emeğinize bereket.Evet susmak güzeldir. Sükut güzeldir.Zannedersem ilk defa bu kadar uzun bir paylaşımınızı görüyorum :)Bu ki, dilin âfetleri çoktur ve onlardan korunmak hayli zordur. Mümkün olduğu kadar susmak en güzel sıfattır. O hâlde insan zaruret miktarından çok konuşmamalıdır. Şöyle demişler: Ebdal’lar, konuşması, yemesi ve uyuması zaruret miktarınca olan kimselerdir. Hak Teâlâ buyurur ki: “Sadaka işlemek ve hayır yapmak konularından ve insanların arasını düzeltmekten başka konuşmalarda hayır yoktur.”Peygamber buyurur ki: ”Susan kurtulur.” Yine buyurur ki: “Karın, fere ve dilini koruyan kimse, tamamıyle korunmuştur.” Muaz bin Cebel Peygamberden “Hangi amel en faziletlidir.” diye sordu. Peygamber mübarek dilini ağzından çıkarıp parmağım üzerine koydu. Yâni âmellerin en faziletlisi susmaktır, demek istedi.Hz. Ömer buyurdu ki: “Hz. Ebû Bekir’i gördüm: Eliyle dilini sıkı tutmuş kıvırıyordu. Dedim ki, ey Resûlallah’m halifesi ne yapıyorsun?” dedi ki: “Bu beni zor ve tehlikeli işlere sokmuş.”Peygamber buyurdu ki: “İnsanların hatâlarının çoğu dilindendir.“ Yine buyurdu: “Size ibâdetlerin en kolayım haber vereyim mi? Diliniz sussun.” İsa’ya dediler ki, bizi cennete ***ürecek bir âmel öğret. “Hiç konuşmayın.” dedi. Yapamayız dediler. “Öyleyse hayırdan başka konuşmayınız.” dedi. Peygamber buyurdu: “Sükût ve vekârlı bir mü’mini görürseniz, ona yakın olun. Çünkü o hikmetsiz değildir.” İsa buyurdu ki: “İbadet on kısıradır. Dokuzu susmak ve bir kısmıda insanlardan kaçıp uzlet etmektir.”Peygamber buyurur ki: “Çok konuşan çok hatâ eder, çok hatâ eden çok günah işler, çok günah işleyen de cehennem ateşine lâyık olur.” Bu sebebten idi ki, Ebubekiri’s-Sıddîk konuşmamak için mübarek ağzına bir taş alırdı. İbni Mes’ud (r.a.): “Dil gibi ebedî hapse lâyık bir şey daha yoktur.” demiştir.Yûnus bin Ubeyd (r.h.a.) der ki: “Dilini ve kulağını koruyup da bütün işlerinde bu özelliğinin faydasını bulmayan bir insan görmedim.” Muaviye’nin Meclisinde bazı kimseler konuşuyordu. Ahnef bin Kays da susuyordu. “Niçin konuşmuyorsun? Ahnef” dediler. “Hilâfi hakikat konuşursam, Allah’tan korkarım; doğru konuşursam, sizden korkuyorum.” dedi. Rebi bin Heysem, (r.h.a.) yirmi yıl dünya kelâmı konuşmadı. Her sabah yatağından kalkınca, eline kâğıt kalem alırdı ve her ne konuşursa yazardı. Akşam olunca, bu sözlerden kendini. hesaba çekerdi.Bil ki, susan kimsenin bütün bu fâzileti şu sebebledir ki, dilin âfeti çoktur. Daima boş yere hareket edip konuşması ona kolay gelir. Fakat hakkı bâtıldan ve iyiyi kötüden ayırdedemez. Susmasıyle bu mes’ûliyetten kurtulur. Kalbin himmeti, niyeti ve azmi dağılmaz. Zikir ve fikirle meşgul olur.Bil ki, sözler dört kısımdır: Birincisi, sadece zarar getirir. İkincisi hem zarar, hem de faydası olan sözlerdir. Üçüncüsü, ne zararı, ne de faydası olmayan sözlerdir. Buna fuzûli sözler denir. Bunun vakti zayi etme zararı yeter. Dördüncüsü, sadece fayda getiren sözlerdir. O hâlde sözün dörtte üçü bırakılmalı, dörtte biri konuşulmalıdır. Nitekim Cenâb-ı Allah buyurur: “Sadaka ve hayır buyurmak ve insanlar arasını bulmak hariç, konuşmada hayır yoktur.” Peygamber de buyurur ki: “Susan, kurtulur.” Dilin âfetlerini bilmeden dilsiz kalmanın hakikatini bilemezsin.Selam ve dua ile.

  2. AKDэηİZ яÜZGÂяI™ Says:

    Sukut-u lisan…

  3. MIŁΛDΫ Says:

    Hi Semra i wish you a beautiful day and a nice weekKiss http://sd-1.archive-host.com/membres/images/60661137843685360/Bonsem6avril.jpg

  4. EDDAİ Says:

    KİMİN HİMMETİ MİLLETİ İSE**O*TEK BAŞINA BİR MİLLETTİR***

  5. EDDAİ Says:

    ZAMAN GÖSTERDİ Kİ*CENNET UCUZ DEĞİL*CEHENNEM DAHİ LUZUMSUZ DEĞİLDİR**

Yorum bırakın